Sağlıkta şiddetin, çalışanların değersizleşmesinin, sağlığın ticarileşmesinin nedeni olan günübirlik anı kurtarır mıyız yaklaşımları ile çıkarılan yönetmelikler hekimi, hemşireyi, ebeyi hastayı tüketmektedir.
Asıl var oluş amacı koruyucu sağlık hizmetleri vermek olan Aile Sağlığı Merkezleri'nin verdiği emeğin karşılığı bakılan hasta sayısı ile ölçüle bilir mi? Birinci Basamakta amaç koruyucu sağlık hizmeti iken Bakanlık tedavi edici sağlık hizmetini öne çıkarmış, bu koruyucu sağlık hizmetine darbe yapmaktır. Aile Sağlığı Çalışanlarının alabileceği ek ödemeyi onlarla ilgili olmayan bir konuya, hasta muayene sayısına bağlamış ki bu onlara yapılmış bir adaletsizliktir.
Çıkan yönetmelikte daha çok hasta bak, daha kısa sürede hasta bak, daha çok ilaç yaz, daha çok tetkik iste dayatması vardır. Zaten yoğun çalışma koşulları altında ezilen Aile Sağlığı Merkezi Çalışanlarını Daha da umutsuzluğa Tükenmişliğe sürükleyerek koruyucu sağlık hizmetini Tamamen Tek Elden nasıl yok ederiz çalışmasını şaşırarak İzlemekteyiz.
Ebe ve hemşireler yine yok sayılmıştır.
Çocuklarımızın aşılarını yapan, gebelerin takiplerini yapan, çocuklar aşısız kalmasın diye Aile Sağlığı Merkezlerinde çalışan, tek tek hastaları arayan, onları ömür boyu koruyacak aşılarını ana babasından daha fazla takip eden, milyonlarca çocuğun otizm taramalarının, milyonlarca yurttaşımızın kanser taramalarının yapılması için fedakarca çalışan ebe ve hemşirelerimizin ismi dahi anılmamıştır.
Sessiz ol keserim maaşını, uslu çocuk olursan Şirinleri Dahi Görebilirsiniz Diyerek, Anayasaya aykırı olan ihtar puanları yine karşımızda. Yönetmelik ihtar puanı alırsan maaşını keseriz diyor.
Hastalarımız yok sayılmıştır. Sağlığını koruyucu tedbirlerin önemsenmediği, randevu bulamayan yurttaşlarımız bu yönetmelikte bir hekimin 76. hastası olmaya, ticarileşen sağlığın içinde bir hesaplama aracı olmaya yönlendirilmiştir.
Emeğimizi değersizleştiren hastalarımızın sağlığını önemsemeyen ebe, hemşire, ATT ve sağlık memurlarını tümden yok sayan sus yoksa keserim maaşını diyen YARIŞ ATI yönetmeliğini kabul etmiyoruz.
Susmuyoruz, Korkmuyoruz, Vazgeçmiyoruz